tag:blogger.com,1999:blog-22231804793147816582024-03-22T08:31:24.154+03:00RenginceRengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.comBlogger171125tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-26879301817211044982014-05-13T22:37:00.001+03:002014-05-13T22:40:34.828+03:00DünyaHer sabah, kimilerinin zıkkımın peki dediği saatte başlayan ve üstüme üstüme gelen bir gün daha... Dört duvar, 3 kapı. Yalnızlığım, bunalmışlığım ve korkusuzluğum sırtımda, yürümeye mecalim kalmamışken ve ben üç kuruşluk kendi(m)liğinden oluşturmuş olduğum dertlerimi dünyaya mal edip ağladığımı sanırken yüzüme televizyondan gelen isli hava dalgası çarpıyor. Hayatın gerçekleri kokuyor otel odam. Karadan kaç kişiye mezar olmuş toprak ve yüzlercesi sırasını beklemekte, tepkisiz bakıyorum. Ağlamak neymiş elim yüzüme değdiğinde anlıyorum. Lanet ediyorum, bol kefeden. En çok kendime, ondan da çok dünyaya. Her seferinde bunu (bana) yapmak zorunda mısın dünya? Ne istedin insancıklardan? Tek derdi ekmek parası olanlardan... Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-88507969404363932312013-10-03T16:37:00.003+03:002013-10-03T16:37:36.925+03:00Abartma \ Exaggeration<div style="text-align: justify;">
Çok güzel abartma yaparım ben. Ufacık bir şeyi içimde büyütürüm. Abarttıkça büyütür, büyüttükçe abartırım. İçim almaz olunca dışarı koyar, konuyu dallandırıp budaklandırırım. Öyle ki bazen yapraklar, tomurcuklar bile büyütürüm rengarenk. Olmazları olur kılıp, gündüzümü karartırım. Havai fişek gibi patlar sözcüklerim, her şeyin üstünü örten karanlığımda. Düştüğü yerlerde ufak birer yangın çıkartan kıvılcımlar, içimdeki ateşi dağıtırlar. Küllendim sanarım. Sonra zamanı gelmiş olur, uzaktan durup bakarım. Sindirmişliğim parlarken bütün o karmaşada, ben üzüntülerimi hep kirli bezlerle temizlerim. Külleri denize değil, havaya savururm; bir ihtimal gözlerime değer kuruturlar diye. Ama onlar boğazıma toplaşıp yumru olurlar. Ağlamaktan tükenip, neye ağladığımı bilmediğim noktaya varana kadar ve hatta yorgun düşüp uyuyakalana kadar eşlik ederler bana. Vakur... </div>
<br />
Çok sevdiğim romanlardaki gibi, buruk yaşıyorum ben hayatı. Öyle yaşayınca değerli olur sanıyorum. Ve genelde yanılıyorum. Velhasıl kelam, kendini bilmek gibisi yok.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
-------- o --------</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div align="left" style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
I can do very well prepared exaggeration. Raise little things in my soul. As I amplfy, I exaggerate; as I exaggerate, I amplfy them. At the point I can't keep them in, I put all out and branch them in their freedom. Even sometimes, I made them come into leaf, harlequin. While making 'impossibles' possible, I darken my daytime. My words explode as fıreworks in the darkness of covered existance. Every tiny spark blazes a bunch of emotions and divide my fire into pieces. Then I believe that I cooled down with the ashes in my fire. Then it is time for stay far away and evaluation. While my digestion shines as neon colours in all this chaos, I always clean my sadness with dirty clothes.Scatter my ashes to the air instead of ocean, by any chance they can kiss my tears to dry. But instead they gather in my throat and cloak my breathe. And never leave until I dry out of crying, reach to the point that I don't know why I am crying anymore and even I get dead tired to fall asleep.Dignified...</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
I am living my life like in the books I love a lot. I assume it is worthy, when you live like that. And generally, I am mistaken. In brief, there is nothing like being aware of yourself. </div>
Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-85921342292060855662013-06-06T23:44:00.001+03:002013-06-06T23:44:49.361+03:00Gülümse/ Smile<br />
<br />
Ihtiyaçtan her şey. Ihtiyaçtan... Uyumak dinlenmek ihtiyacından, yemek açlığını giderme ihtiyacından, susmak dinlemek, konuşmak anlatmak ihtiyacından. Sor(ma)mak, merak etme(me)k ihtiyacın olduğundan. Bağırıp tencere tava çalmak yollarda, hakkını aramak ihtiyacından. Ağlamak tepki göstermek, saklanmak gizlemek ihtiyacını gidermek, zayıf noktalarılarını kendine saklamak ihtiyacından. Okumak ruhu doyurmak, izlemek başka hayatlara tanık olmak, bakmak görmek ihtiyacından. Özlemek birlikte olmak ihtiyacından, sevişmek onu daha çok sevmek, sevmek (kendini)paylaşmak ihtiyacını gidermek... Sezen Aksu dinlemek, kendine bakabilmek, yargılamak, o günleri yine yeniden hatırlamak ihtiyacından. Başka türlü bir ihtiyaçtan yani. Ama ihtiyaçtan.<br />
<br />
<br />
<br />
Belki şehre bir film gelir/ Bir güzel orman olur yazılar(la)da/ Iklim değişir Akdeniz olur<br />
<br />
Gülümse hadi gülümse/ Bulutlar gitsin/ Yoksa ben nasıl yenilenirim/ Hadi gülümse<br />
<br />
Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı/ Çakıl taşlarım vardı benim/ Ama sen başkasın/Anlıyor musun/Başkasın!<br />
<br />
<pre id="ctl00_ContentPlaceHolder1_ControlViewSong_PreSongBody" style="background-color: white; font-size: 12px;"></pre><pre id="ctl00_ContentPlaceHolder1_ControlViewSong_PreSongBody" style="background-color: white; font-size: 12px;"></pre><pre id="ctl00_ContentPlaceHolder1_ControlViewSong_PreSongBody" style="background-color: white; font-size: 12px;">-------</pre><br />
<br />
All because of needs. Because of necessity. Sleeping is (because) need of rest, eating is need of appease, remaining silent is (because) need of listening and talking is need of tell. (Not) asking is (no) need of wonder. Scream out and bang the pans on the streets, is because of demanding justice need. Crying is because need of reaction, hiding is for not to be seen as need and keep your weak points for yourself. Reading is because need of appease your soul, watching is to witness the others' life and looking is (because ) need to see. Missing is need of being together and making love is (because) need of love more and more, love is (because) need of share (yourself). Listening Sezen Aksu is (because of) needing to see yourself from outside, judge and remember those days once again, one more time. Different type of need, I mean. But still because of need.<br />
<br />
<br />
<br />
Maybe a movie comes to the city/ A beautiful forest appears in(/with) the writings/ Climate changes, becomes Mediterranean<br />
<br />
Smile, come smile/ Let the clouds go/ How would I regenerate otherwise/ Come smile<br />
<br />
I used to have sedges/ I used to have rivers / Had the pebbles/ But you are different/ Do you understand/ Different!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="344" src="//www.youtube.com/embed/KtOwqDBABmQ" width="459"></iframe>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-32986191632557528112013-04-01T18:38:00.003+03:002013-06-07T00:06:29.642+03:00Iyilik/Kötülük Vol.2<br />
<br />
Örgu ören kadınlar nedense hiç kötü olamazlarmış gibi gelir bana hep. Bir başkası icin her bir ilmeği tek tek, şikayet etmeden hatta sevgiyle atan kadınlar. Ve erkekler belki bilemiyorum. Örgü hep kadın işi gibi gösterildiği için açıkçası hayal edemiyorum örgü ören bir erkek. zaten ören bayan değil miydi ipin ismi? Ama varsa eger, sadece takdir edebilirim. Neyse, genel olarak yazımı cinsiyetçi almayınız lütfen. Benim derdim olayın kendisi olan örgü örmekle. Yani elbette bu bir his ama örgü örmek saatler aldığı için, öğrenmeye ve uygulamaya harcanılan saatler yüzünden, bir de emek elbette bana bir karakter gereğiymiş gibi geliyor. Iyi insanlar hep örgü örermiş gibi. Yani örgü örenler hep iyi insanlarmış gibi. Bilemiyorum.<br />
<br />
Bir de ne var biliyor musunuz? Örgu örerken ben, her zaman saclarimi da örerim birlikte. Özellikle koymuyorum elbette. Ipe takılan bir saç teli yanlışlıkla giriverir örgümün içine. Farkedersem koparmayı, denerim ama bir kısmı mutlaka kaliıyor orada. Zamanla bunun negatif değil pozitif bir sey olduğuna inanmaya başladım. Tılsım filan gibi. Ama daha ziyade sevgi bence. Sevdiklerimi koruyan bir şey. Inaniyorum ben nazara filan. Ondan belki. Ama bu inanç, onları onlar bilmeden koruyor oluşum, beni mutlu ediyor.<br />
<br />
-----------------<br />
<br />
I don't know the reason, but to me 'knitting women' always seemed like they can never be bad. They are the ones, knitting every stitch without complaining and even with love for somebody else. Maybe also men, I don't know. Maybe because knitting showed as women interest, I cannot imagine a man knitting. But isn't 'Knitting Woman' the name of yarn? If there are men knitting, I really do respect. Anyway, please don't take my writing as sex-oriented. My main concern is the knitting, itself. I mean this is only a sense but since knitting takes hours, time to get through learning and practice; I feel like a nice/kind character with a good intentions and heart is a must for knitting. Like only these nice people are knitting. I mean, all the knitters are the good ones. I don't know.<br />
<br />
And what else do you know? I usually knit my hair with the yarn while I am knitting. Of course, by mistake! If I see it, I try to take it from there but generally a small piece is remaining there. With time, I started to believe that this is rather a positive than negative, a kind of talisman. But more than that, love. The thing protecting my lovely ones. I do believe nazar (evil eye). Maybe this is the reason. But this belief, I mean protecting them without their knowledge, makes me happy.<br />
<br />Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-4744089709944771732013-04-01T18:38:00.002+03:002013-04-01T18:38:42.477+03:00Iyilik/Kötülük Vol.1 Bazı anlar vardır, bazı sozler, bazı şarkılar... Hani hiç unut(a)mayacağınız, hayatınızın o unutulmazlık için doğru anını kolladığı şeyler. Bilmiyorum hayat ne göstermeye çalışıyor insanlara, belli bir düzeni, işlevi, Murphy yasaları var mı gerçekten. Ama şunu biliyorum ki iyi seyler adına kötü şeyler yapan insanlar kötüdür. Bilmeden değil ama; bilerek, görerek. Planlı ya da anlık. Bu yüzden belki, bencillik bana bugün çok kötü görünüyor. Anlayamıyorum bazı duyguları ben, belki de bu yüzden.<br />
<br />
Dip not: Şimdi nereden çıktı bu iylik kötülük meselesi derseniz(ki hakkınız), ben çok düşünüyorum bugünlerde. Üstünüze afiyet biraz işsiz biraz da hastayım. Bazen günlük gelip geçtiğiniz şeyler gözünüze görünür oluveriyor. Öyle anlar yaşıyorum. Kendi kendime tartışmak zor oluyor. Yazayım diyorum. Oradan geliyor bu kelam yani. Şimdi benim bir dostum burda olsa, 'ama sen doğrular için genelleme yapamazsın, zaten genellemeyi genel olarak yapamazsın' derdi. Doğru! Ama ben sadece olayın bir halini istisnaları dışında tartışmaya çalışıyorum. Haddimi aşmış isem affola...<br />
<br />
P.m 2: English versions of vol.1 & vol. 2 will come soonRengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-87513314205442470452013-02-07T00:35:00.000+02:002013-02-07T00:36:40.256+02:00Must Be SandHerkesin bir sahili olmalı hayatında bence. Benim yok. Üzgün olduğumda ayakkabıları elime alıp, çıplak ayak dolaşabileceğim. Ya da bazen, seçeneklerim olduğunda oturup üzerine düşünebileceğim. Sabaha kadar oturup imkansıza ağlayabileceğim bir sahilim yok benim. Sevdiceğimle koşturabileceğim, kadrajına anılar sığdırıp, bağıra çağıra şarkılar söyleyebileceğim bir sahilim yok. Büyük olmasına gerek yok.Sıcak olmasına bile gerek yok. Hırkamı da çirkin battaniyemi de alır giderdim ben. Benim, benim diyebileceğim bir sahilim yok. Su an nedeni bilmiyorum, çok ihtiyacım vardı bir sahile. Oturup defalarca ve defalarca düşünmek, ve dalgaların gölgesinde şuurumu kaybetmek istiyordum. Bir film karesinin parçası, güneşe bakarken arkadan çekilmiş olmak istiyordum. Yüzüm olmadan. Tam da güneş doğar ya da batarken. Ama benim bir sahilim yok.<br />
<br />
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------<br />
<br />
Everybody should have a beach on their own, as for me. I don't have one. The one I can walk bare foot, when I am sad. Or sometimes, when I have choices that I can sit and think. I don't have a beach to cry for the moon until the morning. I don't have a one that I can run with my beloved one, to put memories into frames and sing aloud. Not necessarily big. Even no need it to be warm. I would have gone with my cardigan and my ugly blanket. I don't have a beach that I can say 'mine'. I don't know why though, I really needed a beach right now. I wanted to sit and think for hours, over and over again, and lost my mind in the shadows of waves. I wanted to be a part of movie that shot from behind. Without my face. Just at the sunrise or sunset. But I don't have a beach.<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/luM6oeCM7Yw?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-37582472956545560372013-02-07T00:09:00.001+02:002013-02-07T00:09:10.251+02:00Günlük/ Like (a) DiaryBurnuma pis kokulu düşünceler geliyor bu günlerde. Kendimi soran, sorgulayan kitaplarda, filmlerde buluyorum. Sebebini sorarsanız, benim boş vaktim var. Yine, 4 koca yıl sonra, yeniden. Dinleniyormuş gibi yaparak zaman öldüruüyorum. Bir kısmında bu vaktin, bütün kokuşmuşluklarını siliyorum bu sac1ma sapan dünyanın akan burnumla birlikte. Çok okuyor, çok eleştiriyorum. Hazırlanıyorum. Dört dil, üç amaç, iki kimlik ve tek aşkla. Yazacağım yeniden. Yakında...<br />
<br />
Bazen diyorum, gitsem ya?<br />
<br />
------------<br />
<br />
<br />
I am taking bad smelled ideas at these days. Finding myself questioning books,movies. If you ask the reason: I have time to do. Again, after 4 whole years, one more time. Killing the moments by pretending I am resting. And in some part of these moments, I am cleaning all the rottenness of this silly life with my snivelings. I read and criticise a lot. getting ready. With four languages, three aims, two identities and a love.<br />
<br />
Sometimes I say to myself, what if I go?Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-91274690699749573942012-09-30T21:46:00.002+03:002012-09-30T21:46:32.954+03:00Frozen<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Noteworthy-Light; font-size: 15px; line-height: 22px; text-align: -webkit-auto;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Noteworthy-Light; font-size: 15px; line-height: 22px; text-align: -webkit-auto;">Was I spending too much time in this frozen world?</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="font-family: Noteworthy-Light; font-size: 15px; text-align: center;">
<span style="line-height: 22px;">It felt safe, untouchable</span></div>
<div style="font-family: Noteworthy-Light; font-size: 15px; text-align: center;">
<span style="line-height: 22px;">But how safe anyone's world?</span></div>
<div style="font-family: Noteworthy-Light; font-size: 15px; text-align: center;">
<span style="line-height: 22px;"><br /></span></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/KTLmdrcXqyY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
Bu donmuş dünyada çok fazla mı zaman geçiriyordum?</div>
<div style="text-align: center;">
Güvende hissediyordum, dokunulmaz...</div>
<div style="text-align: center;">
Ama herhangi birine ait dünya ne kadar güvenli olabilir ki?</div>
Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-70253202171966328182012-09-07T21:18:00.000+03:002012-09-07T21:18:29.550+03:00360Okumak hayal kuranlar içindir. Fakir hayalciler için!..<br />
<br />
Reading is for dreamers. For poor dreamers!..Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-29277096054523557262012-08-02T20:36:00.004+03:002012-08-02T20:36:54.752+03:00Hep Ondan / All Because of ThatAtamadım ben hiç. Anılarımı, düşlerimi, hislerimi ufacık kağıt parçalarında, kitaplarda, giysilerde sakladım. Ve bir çok diğer şeyde.Bakamadım da. Koydum bir yerlerde dursunlar. Orada olduklarını bilmek bir yandan rahatsız edici, bir yandan da huzur vericiydi. Suç gibiydi. Sonra dün geldi. Yıllarca beklemiş ama bulamamışlariın fütursuzluğu içinde, artık bu ağırlıkları ruhumdan da dolaplarımdan da ayırmaya, her birimize özgürlüklerini geri vermeye karar verdim. Güçlü hissettim kendimi. Küçük başarılar listeme bir yeni madde daha ekledim. Şarkılar ayağıma düştü sonra. Pişman olmadım da, buruldu sanki ruhum. Ben bazen vücudumun belden yukarısı bir yönde dönmüş de düzelemiyormuş gibi hissederim. Şimdi ruhum kalbimin kenarından ta böbreklerime kadar burulmuş. Negatif hareketleri yapmak gerek düzeltmek için heralde. Ipodumu yeniden dolduran bütün şarkılara yalvarıyorum. Karıştırıcıda doğru sırayı bulsunlar da bana yardım etsinler diye. Notalar diziliyor kulağımda ardı ardına. Sanki aktıkları yer çok dolu da giremiyorlarmış gibi içeri. Ya da giriyor ama gerekli yerlere ulaştırılamadan, işitme merkezlerinin olduğu sokakta, beynimin bir kıvrımında kaybolup gidiyorlar. Yardımcı olamıyor negatifini uygulama tedavim yani.<br />
<br />
Ben bazen böyle oluyorum. Düşünceler kendi ağırlıklarının 10 katını gösterirken tartıda, duygularım içime büzülüp akciğerlerimi tıkıyorlar. Nefes alıyorum da, işte o şekilde. Suçlu gibi.<br />
Her şey karşımda kalınca ben de yazıyorum.<br />
<br />
Ne pişmanım ne de üzgün, biraz bordo ruhum.Ondan hep. Bir de ben sevince çok seviyorum. Ondan.<br />
<br />
--------------------------------------------------------------- \o/ --------------------------------------------------------------<br />
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------<br />
<br />
I couldn't throw away, usually. Kept all my memories, my dreams, my feelings in tiny teeny paper cuts, in my books, my clothes. and many other stuff can remind. Hid them. Couldn't look back them also. Just put them somewhere to stay there. Feeling that they are there, made me unsettlingly happy and nervous. It was like a guilt. Then yesterday came. With an unconcerned feelings of the ones waited years for reaching it, I decided to release all(some) from my lockers and my soul. Decided to give each other their/our own freedom back. I felt my power, my strength. Added one more little point to my little successes list. But songs fell to my feet afterwards. I was not regret but I felt as my soul is twisted. Sometimes I feel like upper part of my body is twisted and cannot turn back its regular position. Now my soul is twisted from left side of my heart to my kidneys. Presumably, I should apply the negative moves to fix it back. I am begging to all the songs that refilling my iPod to take the correct order in the shuffle and help me. Notes are staying in front of my ear just one after another. Either they cannot enter inside because of so many other notes still playing there or they enter but before reaching to the necessary places, they got lost in the street of audial parts of my brain, in an unknown gyrus. In the end, my treatment would not beneficial.<br />
<br />
Sometimes I feel like that. When my ideas are weighing ten times of their real weight , my emotions are getting within and choking my lungs. I can breathe but witin this circumstances. Like a guilty.<br />
When everything stands against me, I choose to write.<br />
<br />
I am neither regretful nor sad. My soul takes a bordeaux colour today. All because of that. Moreover, I love a lot when I really do. Also, that. Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-54434005379468661092012-06-13T17:09:00.001+03:002012-08-02T20:37:43.403+03:00Kitaplar / BooksNasıl kabul ediyorlar bunu? Okumamışlar mı? Görmemişler mi? İnsanların içinde böyle davranmalarına izin veren şey nedir...ve...biz bununla nasıl bir arada yaşayacağız?<br />
<br />
---------------------------<br />
----------------------------------<br />
----------------<br />
<br />
How can they accept this? Didn't they read? Didn't they see? What is the thing in their soul that let them behave like this...and...how will we live with this?Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-35467815123876681232012-06-13T13:14:00.005+03:002012-06-13T13:16:20.691+03:00Catch a falling star!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://0.gvt0.com/vi/5t_PDU5RmBw/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/5t_PDU5RmBw&fs=1&source=uds" />
<param name="bgcolor" value="#FFFFFF" />
<param name="allowFullScreen" value="true" />
<embed width="320" height="266" src="http://www.youtube.com/v/5t_PDU5RmBw&fs=1&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<br />
<br />
Ben bir tane kaptım :)<br />
Atina yolunda yeni mutluluklara doğru ıslık çalarak ilerliyorum ;)<br />
Selam ederim :)<br />
<br />
................<br />
<br />
<br />
I got one ;)<br />
On the way to Athens, walking to new happinesses by whistling :)<br />
Sending a smile to all:)<br />
<br />
............<br />
<br />
Hmmm hmmmm hmmmmmm hmmmmm hmmmm hmmmmmmmmmmmm! :)Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-49579534310857495742012-06-08T20:05:00.004+03:002012-06-08T20:05:41.368+03:00Bu da böyle bir günmüşBazen çok üzülüyorum kendime. Çok naif buluyorum içinde bulunduğum ruh halini. Çaresiz gibi, ama daha beter. Sevdiklerimi yalnız kendim seçtiğimden olsa gerek. Yine aynı sebepten cici arkadaşlarım yanımda oluyor, bana destek veriyorlar böyle zamanlarda. O zaman hava aydınlanmasa da, güneş yüzünü gösteriyor bulutların arkasından. Her şeye katlanıyorum da bir; yalan ve iki yüzlülüğe, iki haksızlığa hiç tahammül edemiyorum. Bugün ikincisi yüzunden üzüldüm çok. Kızmadım, küsmedim ama gerçekten çok üzüldüm. Içim karardı. Nefesim daraldı sanki. Inanamadım bir süre, belki inanmak istemedim. Sonra çok ağlamak istedim. Demek ki bozukluk bende diye düşündüm yine. Böyle gidersem ben daha çok da üzülürüm ama ne insanlarin davranışlarını seçebiliyorum ne de ne hissedeceğimi. O yüzden bu da böyle bir günmüş diyorum.<br />
Elektrik bile beni sevmedi ki bugün!<br />
<br />Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-38325188567629966562012-04-03T22:08:00.003+03:002012-04-03T22:08:54.226+03:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Boş çerçevelerden bakıyor, parlak bir boşluk görüyordum aynada. Renkler ve yüzüm... Sadece soğuk bir karmaşa, soluk bir şenlik sırların üzerinde görebildiğim. Parça parça dağılan hislerim, ufalanan elimde kalan ağzım; dudaklarım kirpiklerim hep. Ama gözlerim duruyor. Gözlerim bakıyor. Artık benim ol(a)mayan yüzlerim geçiyor bir bir aynanın ortasından. Bir parıltı eşliğinde, mutlu notalarla kaybolup gidiyorlar sanıyorum. Temizleniyor sırların üstü. Bir bakıyorum her giden etrafımda başka kimliklerde boy göstermiş. Hepsi üzerime geliyorlar. Tüm istemediklerim kendimden. Bir tek... Bir tek en sevdiğim gitmiş, belli ki çok olmuş, kendimden.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
I was looking to the mirror from an empty windows of my eyes and seing the shinny emptyness there. Colours and my face... Just a cold chaos or a pale festival that I can see on the silvering. My main senses are falling into pieces; my chipping mouth, lips, eyelashes. But eyes are standing still. They do look still. The faces that are/cannot not(be) mine anymore are passing through the middle line of the mirror with a twinkle and happy notes. I presume that they are evaporating from my screen. Silvering is getting cleared. One second, they are not around and at the second they are all around. Everyone is becoming somebody and walking up to me. All of the ones I don't like. Just...Just the one I love is gone from myself, apparently it has been a lot!</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://2.gvt0.com/vi/PKyMnh_mm3o/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/PKyMnh_mm3o&fs=1&source=uds" />
<param name="bgcolor" value="#FFFFFF" />
<embed width="320" height="266" src="http://www.youtube.com/v/PKyMnh_mm3o&fs=1&source=uds" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object></div>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-71677952949825572062012-03-29T23:12:00.001+03:002012-08-02T20:45:35.591+03:00BeklentilerKişinin ne zaman beklenti içerisinde olacağını ve ne zaman olmayacağını öğrenmesi gerekiyormuş meğer!<br />
<br />
------------------------------------<br />
<br />
<br />
Everybody should learn when to expect and when not!Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-70646801381484652112012-03-19T22:45:00.001+02:002012-03-19T22:48:27.710+02:00M.D.You are in a plane! We are all in planes.<br />
Life is dangerous and complicated.<br />
And it's a lot of way down!<br />
If you fail, you'll get nothing.<br />
You are not doing because in this way you can have a hope.<br />
But the thing is hope is for sissies!Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-30246880274130250142012-03-12T20:43:00.000+02:002012-03-12T20:52:57.239+02:00"Dutch" as a languageToday, I read about the "Dutch" as a language, a bit. What I learned about the language may come to you totally random, but I liked the language itself. I really want to try the first point, though. The things I found that I will remember are:<br />
<br />
-I should try reciting the list of ingredients from a soup can with my mouth half full of syrup to give the exact sound of words!<br />
<br />
-The abundant use of vowels(including double vowels) as well as joining several smaller words to create long words, gives the written form the appearance of being difficult.<br />
<br />
-I should say to the Netherlanders; respect through the use of language : Doe maar gewoon, dan doe je al gek genoeg! (Just act normal, that's weird enough)<br />
<br />
-de man, het boek<br />
<br />
- jullie is the plural form of first person, NOT a girl's name.( I really thought it is!)<br />
<br />
-I will use "lie", "stand" or "sit" as a verb for IS. I got stand and lie parts easily but sit is pretty complicated.You should think which rule was prior to the other first. Enclosure or orientation rule. Also what the eye glasses are doing is pretty complicated. I would say they are standing but when you put it with the same position on a table, they are lying!! Well, even french is much easier :P you just use verb etre.<br />
<br />
-odeklonje (eau de cologne)<br />
<br />
- half eight= 7:30 (:s)<br />
<br />
-457= four hundred seven and fifty<br />
<br />
-"ja" is used to express "yes", "no", "maybe", "well","really","mm". Since we have "ya" almost for the same expressions, it is not confusing that much, a bit ;)<br />
<br />
-Finally I know what "van" is in all the names. It means "son". Ex: Pieter van Jan. Pieter, the son of Jan.<br />
<br />
-kikker= frog<br />
<br />
-I like this idiom: een zee van tijd(a sea of time) = plenty of time<br />
<br />
For now, the adventure ends here. But I will turn back with the other Dutch areas soon, hopefully!<br />
<br />
Tot ziens!Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-58352807871002620172012-03-02T14:43:00.001+02:002012-03-02T14:47:07.934+02:00Rhetorical question!Bazen, çok kısa bir anlığına ışığı gördüm sanıyorum. O zaman parıldıyor ruhum. Sanıyorum ki her şey çok güzel olacak. Sanıyorum ki şimdi işler yolunda giditmiyor ama en azından hayatımda düzgün giden şeyler de var. Artık o kadar depresif, melankolik değilim. Bir de yalnızlığım bitti sanıyorum galiba.Neden hep yanılıyorum acaba?Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-34336476204200543102012-02-29T11:54:00.003+02:002012-02-29T11:54:31.949+02:00Haybeden"Ne kadar zayıf, ne kadar kırılganmış oysa dünyası. Hiç göremedik" dedi siyah saçlı kız.<br />
"Sen yine onu en çok tanıyanlardan biriydin. Çoğumuz hiç denemedik bile. Belki ben, biraz, bir müddet. Ama hayat hep ilgi çelicilerden ibaret değil mi zaten?" yere bakıyordu bal rengi gözlü oğlan. Gözleri karaya çalıyordu o zaman.<br />
"Ama değişiyoruz ya ister istemez. Belki de yapamadık. O değil, BİZ yapamadık" dedi siyah saçlı kız.<br />
"Bu kadar kendini suçlama, zorunda değildik zaten" dedi bal gözlü çocuk.<br />
Stadyumun en asi harfinde V'sinde oturuyor, 've' ile bağlıyorlardı cümlelerini.<br />
"Bana anlatmaya çalışmıştı aslında" dedi, siyah kız."Dinledim sandım" Belki de ben de hiç çabalamadım, nasıl olsa benimdi".<br />
Bal rengi gözlü çocuk dönüp,<br />
"Hem zaten herkesin özeli de kendineydi bir noktada. Belki de ben istemedim onu tanımayı"<br />
"İstesen de yapamazdın zaten dedi" ince boyunlu kız."O sana aşıktı. Aşk başka bir kişilik yarattığından heralde, başka bir ruh belki, kabukları görünmüyor kişinin aslının. Kabuklar çirkin hep. Kabulu zor. Çizik tırmık içindeydi onunki. Biz sadece dışından gördük. Acaba içi ne haldeydi?"<br />
Bütün gözler stadyumun ortasında bembeyaz yazlık elbisesi çıplak ayaklarıyla koşuşturup duran, şarkı söyleyip dans eden kızı izliyordu. Belindeki pembe kuşağı pembe ışıklar gönderiyordu görebilenlere. Sonra durdu sessizce. Gözleri boşlukta gezindi. Yine tepesinde oturmuş ona bakıyorlardı.Çimen kaydı ayakları altından. Oturdu. Kabardı derisi. Bacaklarını kendine çekip, uzaklara daldı. Yeniden.Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-75304268414927089912012-02-24T17:05:00.006+02:002012-02-24T17:05:50.959+02:00Oyster<div style="text-align: center;">
The world's my oyster nowadays.</div>
<div style="text-align: center;">
S.</div>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-45450118620411138702012-02-20T23:04:00.001+02:002012-02-20T23:04:09.138+02:00Gitmem gerek bu şehirden!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/yEwlwT0OtoI?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
Giderek daha çok yalnızlaşıyor bu sokaklar sanki. Her geçen gün biraz daha az aydınlık. Her adımda biraz daha uzun. Bazen kulağımda çalmaya başlıyor bu şarkı. Düşünüyorum sonra. Kime, neye bu kadar çok üzülüyorum diye. Kendime? En kötüsü bu heralde hepsinin içerisinden!<br />
<br />
O kadar çok korkuyorum ki kullanılıp ortada bırakılmaktan, önümü göremiyorum bazen. O kadar çok ki dün, ister istemez boğazıma oturuveriyor düşüncelerim. Yutkunuyorum. Gitmiyor. Gözlerimden yaş da gelmiyor artık. Ya alıştım ya da bedenim gereksiz buluyor bir noktadan sonra. Hiç rahatlayamıyorum bu yüzden.<br />
<br />
Sevildiğini, değerli olduğunu biliyor insan, tabi. Ne kadar şanslı olduğunu da. Ama bazen, yetmiyor işte...Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-44847552597242093182012-02-18T23:58:00.000+02:002012-02-19T00:08:36.426+02:00ÇimkuşağıEskiden çok eskiden, ben daha çok küçükken , sudan hayatlar yaratırdım kendime. Dar gelirdi koskocaman dünya ruhuma. Sanki biraz daha iyi gibi bu günlerde ama, bazen hala ihtiyacım oluyor sanırım başka boyutlara. Su bana o kadar inanılmaz gelirdi ki belki de bu yüzden o kadar değerliydi benim için. Toprak toplarımın karıştırıcısı, 2 saatlik banyolarımın kaynağı olmasından bahsetmiyorum bile.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Film gibi yani. Her seferinde başka bir şey olurdu su. Durgunken izin verirdi dibindeki taşlar görmeme. Akmaya başladığında kadrajı temizleyen bir silecek gibi akıp giderdi renkli taşlarım dur durak bilmeden. Durdurmak ne mümkün, beni bile sürüklerdi bazen. Ya da ben öyle olduğunu kabul ederdim.</div>
<div>
Bazen de bahçemizdeki yılan şeklindeki bahçe hortumuyla oynardım. Çok sıkarsam hortumun ucunu temizleyici yapardın. Çok yavaş akıtırsan, horuldayan bir göbeğe benzerdi. "Dede göbeğiiiiii" diye bağırıp gülerek koşturur dururdum. Bazen ışık gelirdi oynamaya. Geçiverirdi bir taneciğinden bütününün. Çimlerin üzerinde 3-5 tane gök kuşağı çıkardı. Işığın kırılması yüzünden olduğunu bundan tam 6 yıl sonra öğrenecektim. O zaman benim için üzerinden atlanması gereken zorlu bir engeldi çimkuşakları . Defalarca atlar, tatmin olamazdım. Bir filmde görmüştüm o zamanlar. Gök kuşağının altından geçersen cinsiyet değiştirirmişsin. O zamanlar bile saçma bulduğum bu şeyi, acaba üstünden geçersen ne olur a çevirir, on kere, on beş kere atlardım. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bazen de tutmaya çalışırdım suyu. Denizden aldığım bir avuç su, anneme götürene kadar kayıp giderdi minicik parmaklarımın arasından. Israrla denedim. Defalarca. Kimisinde az da olsa başarırdım suyu taşımayı ama o zamanlar da bembeyaz kesilirdi parmaklarım. Denemekten ne zaman vazgeçtim bilmiyorum ama sanırım değişmiş bir şeyler. Alelade bir nesne oluvermiş su. Saydam, akışkan. Az önce fazla basmışım damacananın pompasına; taşıverdi suyum bardağımdan. Bikaç milisaniye ne yapacağıma karar veremedikten sonra koyuverdim elimi suyun altına. Akmadı parmaklarımın arasından. Bu sefer ben gidip döktüm lavaboya. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Düşündüm sonra, ne kadar açık aslında hayat. Aynı şeyleri, defalarca, başka özneler ve nesnelerle yaşatmaya...</div>
<div>
<br /></div>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-52998921137006791482012-01-30T19:27:00.000+02:002012-01-30T19:27:57.826+02:00DX<div class="MsoNormal"><span lang="TR">Just...One minute, everything is perfect and then next minute.. you are rushing off.<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">I thought I was headed to the right direction but if I was so sure I knew where I was going, how did I get so lost?</div>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-55786032386302812802012-01-16T23:13:00.000+02:002012-01-16T23:13:39.488+02:001. KısımEvvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal bireler berber iken; ben annemin beşiğini tıngıır mıngır sallar iken; dünya dedikleri bir gezende ülkenin birinde bir küçük kız yaşarmış. Bu kızın sarıdan bukleleri bir de sihirli bir evi varmış. Rüzgarda uçmaz, yangında yanmazmış. Ne yağmurun ıslaklığı girebilirmiş içeri ne de karın soğuğu. Sadece renklerini alırmış ev. Çatısı kiremitten kırmızı, duvarları sakızdan akmış. Hiç boyanmaz, boyaya da gerek duymazmış. Pencerlerinde kocaman saksılar, saksılarında gülen çiçekleri varmış. Kapıyı çalsan şeker, musluğu açsan şerbet dökülürmüş. Evin kapısı herkeslere açıkmış açık olmasına ya, girmek için bir tek kural varmış. Kendi hayatından bir es, bir ses vermek gerekmiş kapının açılması için. Dolaplardan taşan enfes yiyecekler, devamlı çalan ama asla aynı olmayan mest edici bir şarkı ve bütün duvarlar açıkmış gelenlere. Herkes küçük kızı görür, onunla konuşur ama hiç kimse onun neden hiç büyümediğini dahası kendilerinin bile o evde büyümediğini fark etmezmiş. Küçük kız onlarla sohbet eder, dertlerini bir parça balla, mutluluklarını ise bir kavanoz mutlulukla paylaşır, mutluluklarından bir parçasını da mutluluk havuzuna atarmış. Evde ne telefon ne de teknoloji denen buluştan haber varmış. Her şey güllük gülistanlık, ev çok güzel ve kız hep çok tatlıymış.<br />
<br />
Günlerden bir gün, bir genç kız girivermiş eve. Çok güzel, uzun kirpikleri varmış. Kız kendine hiç güvenmediği için hayatı boyunca mutsuz olmuş. Belki de zaten mutsuz doğmuş ya onu ben bilemem. Bir peri fısıldamış kulağına yalnızlık ormanında. Bir kız var demiş. Gözlerinin içi parlar, karadan derin, sarıdan canlı, mavi kadar değerli; yeşilden hareli bakar o. Ara bul. O bilir senin derdini. Genç kız başlamış dolaşmaya. Dolaştığı her gün bir tel daha saçı dökülmüş. Dereler geçmiş, tepeler aşmış. Az gitmiş, uz gitmiş. Uzun, çok uzun gitmiş. Bir gün tam aramayı bıraktığı zaman bir böğürtlen ağacının altına oturmuş. Başlamış bir şarkı söylemeye. O kadar sakin, o kadar umutsuzmuş ki tınısı şarkısının kuşlar bile susup dinlemişler. Kuşların şahı yardım etmeye karar vermiş bu genç kıza. Yanına yanaşıp başlamış kanatlarını çırpmaya. Elini açmış, kuş gelip avucunun üçüncü çizgisine konmuş. Sana demiş, bir tek şans veriyorum. Tek bir soru hakkın var. Var dilediğini sor. Kız düşünmüş, taşınmış. En çok onu kimin sevdiğini mi sorsa, en çok kime zarar verdiğini mi, neden mutsuz olduğunu mu sorsaa yoksa mutluluğun çaresini mi? Bir küçük kuş demiş içinden bilse bilse yol bilir. Küçük kızın yaşadığı yeri sormuş. Kuş, görebildiği en yüksek ağaca çıkmasını, görebildiği en uzak noktadaki pembe dumanı görüp oraya gitmesini söylemiş. Genç kız denileni yapıp, ulaşmış eve. Usulca çalmış kapıyı. Kimse açmamış. Kimse var mı? diye seslenmiş. Kimseler çıkmayınca buranın da yanlış ev olduğunu sanıp kapı pervazına oturmuş. Başlamış ağlamaya. Ne zaman ki düştü göz yaşları kapı pervazına yavaşça açılıvermiş kapı. Ve genç kız içeride kaybolmuş.Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2223180479314781658.post-63761039197654031452012-01-03T00:00:00.001+02:002012-01-03T00:07:58.401+02:00To the one I loveMy dear readers,<br />
<br />
Today is a very special day for me. Today is the day I realize who I want to spend my whole life with. With your witness, I want to say it him one more time.<br />
<span style="color: #ea9999;"><br />
</span><br />
<div style="text-align: center;"><span style="color: #e06666;">Thomas, I love you :)</span></div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;">And this song is for you :</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/hCXF7slaBaM?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><div style="text-align: center;"><br />
</div>Rengincehttp://www.blogger.com/profile/01405588969730772820noreply@blogger.com0